17 Ekim 2016 Pazartesi

SEVGİMTRAK SEVMELER

SEVGİMTRAK SEVMELERİN VAR SENİN




Herşeyin biraz yaparmış gibi, biraz edermiş gibi, oldukça miş miş  gibi bu günlerde. Sana baktıkça içim şişmiş gibi oluyor.

Sevgimtrak sevmelerin var mesela. Severmiş gibisin de ama sevmezmiş gibisin aynı zamanda.
 
Özlemtrak özlemlerin var senin. Özlermiş gibisin ama sonra özlemezmiş gibisin de.

Samimimsi samimiyetler yaşanıyor aramızda. Samimiyim gibi çek kanka ama samimi de olmayayım çok fazla gibisin.

Yardımımsı yardımların oluyor arada. Yardım edermiş gibi görünüyorsun da aslında pek de etmiyorsun.

Mutlumsu mutsuzluklar yaşıyoruz. Mutluymuş gibi duruyoruz ama mutsuz oluyoruz.

Böyle bazen bir şey olacakmış gibi oluyor ama sonra yine bir şey olmuyor.

Gök yüzü bile biraz mavimtrak, biraz grimsi. Arada kalmış alaca karanlığımsı renkler var seninle olduğumdan beri. Gök yüzümü şaşırdı yoksa ben mi?

Her şey biraz yaparmış gibi, herkes biraz severmiş gibi, herşey biraz miş gibi, herkes biraz olacakmışımsı  ama olmamış gibimtrak.

İşte onun için sen de artık herkesimsi gibisin, biraz da herşeyimtrak.

Aman işte her neyse, bundan dolayı bi gidermiş gibi yapıp gerçekten gider misin sevgili herkesimtrak.

Senin beynin henüz ham, henüz olmamışımtrak.


 #eczaciadam

13 Ekim 2016 Perşembe

HASTANEDE TANIŞTIM FİLİZ’LE


HASTANEDE TANIŞTIM FİLİZ’LE




Hastanede tanıştım Filiz’le.

Ameliyat olan babamın ve benim yattığımız odaya geldi sabah. Kapıda durdu, biraz ürkek gözlerle baktı içeriye. Yine yüzünde o güzel gülümsemesi vardı. Küçük adımlarla girdi içeriye.

Hastanede tanıştım Filiz’le.
İçeriye girip tek tek yatan hastalarla tanıştı. Sonra da biz refakatçilerin isimlerini öğrendi.

Hastanede tanıştım Filiz’le.
Üstünde hep kırmızı tişört, altında çingene pembesi pijama. Ayaklarında terlik vardı. Çorabı yoktu.

Hastanede tanıştım Filiz’le.
O da günlerdir babasının yanında kalıyordu annesiyle birlikte. Onun için o da benim gibi biraz dağınık, biraz da kirliydi haliyle.

Hastanede tanıştım Filiz’le. 16-17 yaşlarındaki zihinsel engelli Filiz’le hastanede tanıştım ben. Terliklerini sürüye sürüye koridorda gezen, tek bir refakatçi kuralına göre annesi orada bulunan ama bırakacak yerleri olmadığı için yere battaniye serip yatan, bütün hastaları günde 5 defa gezip geçmiş olsun diyen Filiz’le tanıştım ben.

Odaya geldiğinde adımı öğrendi, “sana eczacı abi diyebilir miyim” dedi, ben de ona Filiz abla dedim, hoşuna gitti. Günde en az 5 defa gelip “babana iyi bakıyorsun değil mi eczacı abi” diye sordu. “Bakıyorum Filiz abla” dedim.

“Ben renkleri biliyorum” dedi. Tişörtümdeki renkleri dokunarak saydı, “Kırmızı, mavi, beyaz”.  “Sayıları” da biliyorum dedi. “Say” dedim, “1-4-6-9-10” dedi. “Aferin” dedim.

Bir gün çok sinirli geldi Filiz. “Birisi bana özürlü dedi, ben özürlü müyüm” dedi. Ben de ona “ sen özürlü değil ÖZELSİN” dedim. Çok sevindi. Bütün odaları gezdi,  “ben özelim” dedi.

Hastanede tanıştım özel Filiz’le. Onunla sayıları öğrendik tekrar, bir de haftanın günlerini. Babasının hastaneden çıkacağı günü saydı böylece her sabah.

Bir ara hırçınlaştı, “yeter artık ben okula gideceğim, arkadaşlarım beni özledi, öğretmenim de kızacak” dedi.  “Baban iyileşince git bence, şimdilik okulu boşver” dedim. “Tamam doğru” dedi, okula gitmedi.

“Ağzı fermuarlı çanta bulun bana” dedi, “Ne yapacaksın” dedim,  “e o kadar kitabı nasıl götüreceğim ben okula eczacı abi” dedi.  “Haklısın ben düşünemedim” dedim.

Hastanede tanıştım ben Filiz’le. Özel, güzel saf, temiz Filiz’le. Biz gittik evimize, o gitti yaşadığı şehre.

Bir Özel Filiz tanıdım ben hastanede, bizim hepimize özel’ liklerimizi unuttuğumuzu gösteren bir Filiz. Ben ondan tekrar öğrendim özel’liğimizi, basitliğimizi ve temizliği. Öyle ya hayat o kadar basitti ya başta, gül-oyna-bulunduğun ortama ayak uydur. Ye, iç ve de uyu bulduğun yerde, battaniyenin üstünde bile.

Hastanede tanıdım ben Filiz’i, kimseyi bu kadar içten tanımamışım meğerse. 
Çok çocuksuyum artık, birazcık özgür, azıcık da özel. 

#eczaciadam