17 Mart 2016 Perşembe

ZAMAN MAKİNEM VARDI BENİM, KIRDIM.


Zaman makinem vardı benim. Geceleri kullanırdım çoğunlukla. Yastığa başımı koyup battaniyeyi kafama çekince çalıştırırdım onu beynimle.

Hoop, ilkokul yıllarına giderdim. Deli gibi top oynayan, çığlık çığlığa eğlenen kendimi izlerdim. Hatta saklambaç oyununa katılmak isterdim ama olmazdı. Çünkü makine sadece o günleri izlemene müsade ediyor, müdahale edemiyorsun hiçbir şeye.

Sonra bir basardım makinenin düğmesine, hooop lise yılları. Arkadaşlarla gezmeler, ilk sevgilimin elini tutuşum, öğlen araları annemin pişirdiği yemeğin kokusuyla eve girişim…

Sonra bir basardım düğmeye, üniversite çağlarım. İdealist beni izlerdim ders çalışırken, Ankara sokaklarında gezerken, sinemaya giderken.

Sonra bir bastım makinenin tuşuna Karaman’a gittim. 45 tane erkek çocuğunu gördüm tecavüz edilen. Durdurayım bu zulmü, müdahale edeyim dedim ama yapamadım. İçim yandı. Her türlü gelecekleri bu travmayla bozulacak olan 45 çocuğu kurtaramadım. Kahroldum.



Bir daha bastım makinemin tuşuna bu sefer geldim Ankara Güvenpark’a. Az sonra bomba patlayacak. Uyarayım dedim insanları. 16 yaşındaki aslen Karamanlı(!) Destina ‘ya uzaklaş buradan demeye çalıştım, olmadı. Kağıt toplayan çocuğa bugün lunaparka gidip çalışmamasını söylemek istedim, söyleyemedim. Gazi Üniversitesi 4. Sınıf öğrencisi Feyza’ya o gün yurtta kalmasını söylemek istedim, olmadı. Umut Bulut’un babasına otobüse binmemesini, oğlunun onu maç bitiminde eve bırakacağını söylemek istedim ama söyleyemedim. Patladılar. Onları da kurtaramadım. Mahvoldum.


Bir daha bastım makinemin düğmesine baktım şehirlerde çocukların üzerine bombalar yağıyor.

Bir daha bastım düğmeye, çocuklar sınırlarda soğukta yatıyor, anneler çadırlarda doğum yapıyor, insanlar savaşıyor.

Sonra çıktım makinemin içinden, gözlerim yaşlı. Aldım elime tüm küfürleri, paramparça ettim makineyi. Öyle değil mi ama, ne işe yarar zaman makinesi; o çocukları, o masumları kurtaramadıktan sonra!

Paramparça olmuş makinem, paramparça olmuş hayatlar ve paramparça olmuş ben uyuyamadık o gece. Hep birlikte oturduk kin kustuk. Bildiğimiz ne kadar küfür varsa söyledik. 

Sonra nefretimizi içimize atarak yeni bir makine yapmaya karar verdik. Adını da Umut makinesi koyduk. O makinenin düğmesine bir bastık ki orada hiç tecavüze uğrayan çocuk yok, patlayan masumlar yok, savaş yok. Umut makinemiz vardı bizim, biz de umutlandık.


Elimizde bir tek umudumuz kaldı güzel yarınlara dair, onu da bir daha kimse kırmasın ne olur…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder